“Senden de bir öykü çıkarırım, bu da öyle biter gider işte…” dedi kadın.
Adam duymadı bile… Gerçi adam, kadın ne
söylese duymaz, ne yazsa okumazdı ki zaten kadının gözyaşları, adamın ayrılık
kararı da bundan mütevellitti. Adamca sessiz sedasız, tek pareydi ayrılık;
kadınca ve kanımca, bir trajedinin son tiradına, bol çığlıklı bir repliğin en
beceriksiz oyuncu tarafından iki hıçkırık arası bir küfür gibi iliştirilmesi ya
da sonu ölüm olan bir şiirin, kalemden kâğıda silsen de izi kalacak şekilde ses
çıkara çıkara dökülmesiydi. Oysa kadın
böyle olsun hiç istemedi, hiçbir şey dökülmesin, hiçbir sahne kaybolmasın
istedi. Yazdı… Kaybolmasın diye, bitmesin diye, hep hatırlansın diye, kadın
gözyaşı akıtınca, o yaş adamın yanağından aksın diye hep yazdı. Lakin yazmayı dahi istemezdi tek bir aşkının
sonunda ağlamamış, esas oğlanlardan tek biri dahi aşkını vicdanına koyup
arkadaşça olmasa da, aşkça ayrılmayı seçmiş olsaydı. Uzun lafın bol acıklısı,
kadın içinden verdi tüm cevapları,adamın dışından haykırdığı tüm sorulara.
Kimse duymadı , içinden konuşurken içerde tuttuğu hıçkırıkları alıp götüren
rüzgar dışında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder