5 Haziran 2012 Salı

ÖLÜM


ÖLÜM




İnsanın kendini bir parçası saydığı insanlardan biri  ölünce, gözyaşları hükümsüzdür.
Kader insanı tek harf değişikliği ile “keder” le sınıyor sonra siz aslan misali iki parça ete ateşten çemberlerden geçiyorsunuz. Ne kadar güzel olursa olsun bir elma içinde gezen kurtlar onu kemirdiği sürece elmanın sonu çürüğe ayrılmaktır. İnsanda ne kadar mükemmel bir varlık olursa olsun sonu ölümdür.
  Ölmek… Ama kime ve neye göre ölmek? Bir annenin karnında yaşayan bebek orayı gerçek yaşamı sanırmış. Orada geçirdiği günler boyunca gelişir, kendince büyür ve oyunlar oynarmış, bilmezmiş ki bir gün onun hayat, bizim cenin olma durumu saydığımız bu hal sona erecek. Ve gelişimini tamamlayıp annesinin karnından çıkacağı zaman diretirmiş. Çünkü sanırmış ki bu yaşadığı ölmek. Evet, ölmek…  O küçücük ve çaresiz bebek bizim hayata başlangıç olarak saydığımız doğum olayını ölüm olarak algılarmış ve işte tamda bu yüzden ağlarmış. Aslında bizde birer ceniniz ve bizlerde rabbimizin doğum olarak algıladığı bu olayı ölüm sanıyoruz. Evet, ölüm ama geride bıraktığımız insanlara göre… Çünkü ölüm acı verir. Ölüm ölene acı vermediğine göre bu manası sadece yaşayanlar içindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder